Eyüpsultan Belediyesi’nin düzenlediği Ramazan Sohbetleri programının konuğu şair, senaryo yazarı, televizyon programı sunucusu, köşe yazarı İsmail Kılıçarslan oldu.

İsmail Kılıçarslan programda dinleyicilerle “Sezai Karakoç Bize Ne Anlattı?” sorusunun yanıtlarını paylaştı.

20. YÜZYILDA TÜRKİYE’DE MÜSLÜMAN HAFIZANIN YETİŞTİRDİĞİ EN ÖNEMLİ DÜŞÜNÜRLERDEN BİRİ”

Kılıçarslan, eserleriyle, hizmetleriyle, yetiştirdiği güzel insanlarla yaşamaya devam eden değerlerden biri olan büyük üstad Sezai Karakoç ile ilgili şunları anlattı:

“Sezai Karakoç 20. yüzyılda Türkiye'de Müslüman hafızanın yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biri, belki de birincisiydi, en önemli şairlerden biri belki de birincisiydi. ‘Sezai Karakoç bize ne anlattı?’ konusuna geldiğimizde mesela Ramazan’ı anlattı. Ramazan ve oruç konusunda benzersiz sayılabilecek, oruç yazılarından oluşan ‘Samanyolunda Ziyafet’ isimli muazzam bir kitabı vardı. O kitapta ‘Oruç da acıkır’ isimli yazısı vardı. ‘Oruç da acıkır’ yazısının fevkine çıkabilecek herhangi bir Ramazan yazısına ben rastlamadım.

SEZAİ KARAKOÇ’TAN SÜREKLİ İLHAM ALABİLİRSİNİZ”

Sezai Karakoç’un şöyle bir özelliği vardır. Sezai beyle paydaş haline gelebiliyorsunuz. Sezai bey'in üslubu, var oluşu, yazarlığı, düşünürlüğü, şairliği ve her şeyden önemlisi dupduru Müslümanlığı sizi onunla takipçi üstad ilişkisine sokmaz daha ziyade bir paydaşlık ilişkisine sokar. Siz Sezai Karakoç’tan sürekli ilham alabilirsiniz. Sezai beyi çok önemli biri haline getiren şey belli başlı bir yol haritasına sahip olmasıdır.

SEZAİ BEYİN ORTAYA KOYDUĞU YOL HARİTASININ ADI DİRİLİŞ"

Sezai beyin ortaya koyduğu yol haritasının adı ‘Diriliş’. Bir ufuk olarak bir vizyon olarak önümüze ‘Diriliş’ kavramını koyuyor. Sezai bey iki tür dirilişin peşinde. Biri insanlığı dirilişi, biri de Müslümanların dirilişi. Müslümanlar dirilirse, İslam yeniden dirilirse ‘Bütün insanlık için bir diriliş, bir kurtuluş vesilesi bizi bekliyor’ diyor. Sezai bey Müslümanların dirilişinin anahtarını, Müslümanların medeniyet üretimine bağlayan biri.

BU TOPRAKLARDA YENİDEN KESİNTİSİZ BİR MEDENİYET ÜRETİMİ GERÇEKLEŞTİREBİLİRİZ”

Batı medeniyetini savunanlarla, bu toprakların ürettiği medeniyeti geride kalmış, geçmişte kalmış, müzeleşmiş olarak kabul edenlerin aksine Sezai bey ve Sezai bey gibilerin ortaya koyduğu medeniyet algısı var. Diyorlar ki: ‘Biz geçmişte Süleymaniye Camii’ni nasıl yaptıysak bu gün yeniden Süleymaniye Camii’ni ya da ihtiyacımız olan bir başka medeniyet eserini ortaya koyabilecek şerefli, izzetli insanlar topluluğuyuz. Ne sizin ağlaklığınıza, medeniyet ağıtçılığına ihtiyacımız var, ne de batı medeniyetini insanlığın en yüksek medeniyeti olarak kodlamaya ihtiyacımız var. Biz Allah'a ve Resulüne iman ederek, bu toprakların kimyasına inanarak, Ahmet Yesevi’den getirdiğimiz kimyaya inanarak, Bağdat’tan getirdiğimiz kimyaya inanarak, Saray Bosna’dan getirdiğimiz kimyaya inanarak bu topraklarda yeniden kesintisiz bir medeniyet üretimi gerçekleştirebiliriz.